1980’li yıllarda siyasi nedenlerden dolayı Ulucanlar Cezaevi’ne giren usta oyuncu Tanülkü, burada gördüğü işkenceler yüzünden çocuk sahibi olamaz. Babasını 6 yaşındayken kaybeden ve babalık özlemi taşıyan Tanülkü, cezaevindeyken yaşadığı bir olayla derin şekilde etkilenir. Çıktıktan sonra babasından izin alarak, müebbet alan bir mahkumun çocuğuna sahip çıkıp onu okutur.
Tanülkü ve eşi Zehra Tanülkü, cezaevindeki ailelere ve sokakta yaşayan çocuklara sahip çıkmaya karar verir. Tiyatro ve dizi gelirleriyle bugüne kadar 26 çocuğu farklı illerde kiraladıkları evlerde bakıp okuturlar. Toplamda 101 kişilik bir aileleri vardır, aralarında savcılar ve avukatlar da bulunmaktadır.
Tanülkü, çocuklarına ev kiralayıp bakımını sağladıklarını belirterek, “Bizim de evimiz yok, biz de kiradayız. Ödedikten sonra her ev senin. Çok mutluyuz. Onlardan istediğimiz tek şey, okumaları” der. Tanülkü, yardım etmenin sadece maddi olmadığını, çocuğun başını okşamanın da önemli olduğunu vurgular. Her bir çocuğun sevgiye ihtiyacı olduğunu belirten Tanülkü, ailesini 6 Şubat depremlerinde kaybeden bir kız çocuğunun hikayesini anlatarak duygularını paylaşır.
Tanülkü’nün çocukları, eşine ve kendisine anne ve baba der. Tanülkü, eşine çok şey borçlu olduğunu belirterek, çocukların anne kokusunu özlediğini ifade eder. Çocuklarının sevgiye ihtiyacı olduğunu vurgular ve onlara destek olmanın mutluluk verici olduğunu belirtir. 17 çocuğunun üniversite okuduğunu ve birbirlerine destek olduklarını paylaşır.
Tanülkü, hastane ile hapishaneye düşmenin herkesin başına gelebileceğini söyleyerek kimseyi küçümsememek gerektiğini vurgular. Çocukların bir arada büyüdüğü, birbirlerine yardım ettiği bir ortamın barışı getireceğine inandığını ifade eder.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.